|
"Yörüğün evini bir katır, keyfini kırk katır taşır"mış. |
Türkmenler yerleşik hayatı esarete benzetirler.
Onlar özgürlüğü dağların zirvelerinde, yaylaların serinliklerinde, çiçeklerin renklerinde bulurlar.
Bütün Türkmen çocuklarının kulakları daha bebeklikten itibaren;
"Ekin ekme eğlenirsin
Bağ dikme bağlanırsın
Sür sürüyü çek davarı
Günden güne beğlenirsin"
manisiyle dolar. Yani özgürlüğü yürümekle eşdeğer görürler.
Yürük(Yörük) adından hoşlanmaları birazda bundandır. Yürüyüp giderler... Tüm sorunları, istemedikleri, sevmedikleri, sevemedikleri her şeyi geride bırakarak, yürüyüp giderler.
Onlar için yürümek;
Dünyaları dolaşmaktır.
Ormanların berrak havasından derin nefesler almak,
Bir pınar gözesinden lezzetli sular içmek,
Tabiatın sunduğu binbir çeşit nimeti devşirmek,
Koşmak, gezmek, görmek, seyretmek, öğrenmek,
Yanık türküler söylemektir...
Çok yaşayan değil, çok gezen bilir elbet!
Onlar için yaşamak;
Yıldızlara ellerini uzatıp, gökyüzüne karşı haykırmaktır,
Bir atın sağrısına yapışıp rüzgar gibi uçmak,
Hergün yeni bir yerde uyanmak,
Her sabah farklı çiçeklerin kokusunu duymak,
Yeni yeni yollar, dağlar, ovalar, ırmaklar bulmak,
Yeni hayaller kurmak,
....
Çok yaşamanın değil, çok bilmenin talibi olmaktır.
İşte ancak bunlar, Yürük bir Türkmen için yaşamaktır...