13 Mayıs 2016 Cuma

KUSURA BAKMAYALIM/KUSURLARIMIZA BAKALIM

Kendinde zulüm, kin, hased, hırs ve kibir gibi bütün kötü haller olduğu halde bundan ürkmezsin de; başkalarında görünce incinir ve ürkersin. Binâenaleyh bil ki sen, karşındakinde bu kusurları gördüğünde; hakikatte kendinden incinir ve kendinden ürkersin.

Başkalarında gördüğün günah ve kusur, senin kendi cürmünün ve ka­bahatinin cinsindendir. Hükema demişlerdir ki, bir kimsenin diğer bir kimsede gördüğü ilk kusur, kendi nefsinin pek âşina olduğu bir kusurdur.

Başkalarının ayıplarından ziyade kendi ayıbını görmen daha müreccah­tır. 

Kişinin kendisini ayıplaması, enâniyyetini kıracak bir ilaçtır.

Bunu bil de işini ona göre tertib et!

11 Mayıs 2016 Çarşamba

MÜSTAKİM OL! - SAİD PAŞA



Sen usandırma eli, elde usandırmaz seni 
 Hîlekârlık eyleme, kimse dolandırmaz seni
Dest-i a'dâdan soğuk su içme, kandırmaz seni
Korkma düşmenden ki, âteş olsa yandırmaz seni
MÜSTAKÎM OL HAZRET-İ ALLAH UTANDIRMAZ SENİ

OKUMAK ÖZGÜRLEŞMEKTİR

Okumak, en sıkıcı saatleri en güzel saatlerle değişmektir.
Okumak, geçmiş yüzyılların insanlarıyla sohbet etmektir.
Okumak, göremediğimizi bilmek, duyamadığımızı işitmektir.
Okumak, başkalarının acılarını da hissedebilmektir.
Okumak, kabuğu sıyırıp özü görebilmektir.
Okumak, insanları kusurlarıyla da sevebilmektir.
Okumak kendini bilmektir.
Yaratılanı sevmektir.
Baktığın her şeyde bir güzellik görmektir.
Sabrı öğrenmektir.
Çirkini gizlemek, güzeli aşikar etmektir.
Okumak, her kitapta farklı bir dünya keşfetmektir.
Ve okumak, her yazardan farklı bir şey öğrenmektir...
(♡eralce)
Okumak ayrıcalıktır.




YÖRÜK TÜRKMENLER

"Yörüğün  evini bir katır, keyfini kırk katır taşır"mış.
Türkmenler yerleşik hayatı esarete benzetirler.
Onlar özgürlüğü dağların zirvelerinde, yaylaların serinliklerinde, çiçeklerin renklerinde bulurlar.
Bütün Türkmen çocuklarının kulakları daha bebeklikten itibaren;
"Ekin ekme eğlenirsin
Bağ dikme bağlanırsın
Sür sürüyü çek davarı
Günden güne beğlenirsin"
manisiyle dolar. Yani özgürlüğü yürümekle eşdeğer görürler.
Yürük(Yörük) adından hoşlanmaları birazda bundandır. Yürüyüp giderler... Tüm sorunları, istemedikleri, sevmedikleri, sevemedikleri her şeyi geride bırakarak, yürüyüp giderler.
Onlar için yürümek;
Dünyaları dolaşmaktır.
Ormanların berrak havasından derin nefesler almak,
Bir pınar gözesinden lezzetli sular içmek,
Tabiatın sunduğu binbir çeşit nimeti devşirmek,
Koşmak, gezmek, görmek, seyretmek, öğrenmek,
Yanık türküler söylemektir...
Çok yaşayan değil, çok gezen bilir elbet!
Onlar için yaşamak; 
Yıldızlara ellerini uzatıp, gökyüzüne karşı haykırmaktır,
Bir atın sağrısına yapışıp rüzgar gibi uçmak, 
Hergün yeni bir yerde uyanmak,
Her sabah farklı çiçeklerin kokusunu duymak,
Yeni yeni yollar, dağlar, ovalar, ırmaklar bulmak,
Yeni hayaller kurmak,
....
Çok yaşamanın değil, çok bilmenin talibi olmaktır.
İşte ancak bunlar, Yürük bir Türkmen için yaşamaktır...

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ!


Her işte bir zevk bulurdum,
Varlığı neşeli, ömrü keyifli bulurdum,
"Ne tatlı!" derdim,
"Ne tatlı şu hayat!"
Ah! Olmasaydı yokluk ve ölüm...
Heyhat!...

Hani Sultan Süleyman,hani İskender Han?
Sad hezar, ömrü sürur ile geçirsen bir an.

Ne güle, bülbüle baki a gözüm bağ-ı cihan,
Kime yar oldu muradınca felek, devr-i zaman.

10 Mayıs 2016 Salı

BAHANE Mİ YOK SEVMEK İSTEYEN İÇİN...

Günün doğuşunu severim,
Yağmurun yağışını da...
Karanlığın çöküşünü günün üstüne,
Ve yıldızların kayışını bilinmezliğe...
Dallar arasından geçen rüzgarın ıslığını,
Kıyıya vuran dalgaların çığlığını...

Ayın dolunay oluşunu severim,
Dolunaydan hilale dönüşünü de...
Çig damlalarının raksını çimler üstünde,
Ve kuşların uçuşunu gökyüzünde...
Toprağa cemre düşüşünü,
İlk karın yağışını...

Bahane mi yok sevmek isteyen için;
Kışın yazı beklemeyi severim,
Güzün bahârı...(♡eralce)