24 Eylül 2016 Cumartesi

İNSAN İNSANI YA TAMAMLAYAMADI, YA TAM ANLAYAMADI...

Dervişin biri pencereden aşağı bakarken yoldan geçen bir başka dervişi görür ve tam göz göze geldikleri bir anda işaret parmağını aşağıya doğru uzatır. Bizim aşağıda ki  dervişte buna karşılık işaret ve orta parmağını "V" harfi biçiminde açarak yukarıya doğru uzatır; gülümser ve yürüyüp yoluna devam eder..
Olayı uzaktan izleyerek merak eden ve işin aslını öğrenmek isteyen bir adam ise koşarak aşağıdan geçen dervişin yanına varır ve sorar: 

-"Biraz önce O ne demek istedi, Sen ne cevap verdin?"
-"Yukarıdaki bana işaretle 'Gökten yağmur yağarsa ne olur?' diye sordu. Bende iki parmağımı yukarı kaldırarak 'Yerden nebat biter.' dedim." der.
Adam meraklı, bu seferde pencereden bakan dervişin yanına gider ve aynı soruyu ona da sorar. O'nun açıklaması da şöyle olur:
-"Ben; 'Aşağıya inersem senin gözünü oyarım' dedim. O da bunu anladı ve 'Ben de yukarı çıkarsam, senin iki gözünü oyarım.' dedi."  
İnsanoğlunun cevap bulamadığı tüm soruların cevabı anlamakta saklı.

23 Eylül 2016 Cuma

DERİN NEFES

"Hayatta ki bazı kişiler sanki sihirlidir. İnsanlara umut ve yaşama sevinci verir."
Onlardan olun!

Güzel düşünün, 
Güzeli görün.
Suçlamayın, anlayın
Eleştirmeyin, yol gösterin
Kınamayın, dua edin
Surat asmayın, gülümseyin
Tartışmayın, konuşun
Değişmeyin, gelişin

Bir meselemiz olsun
O da; 
Daha iyi bir insan olup, 
Daha ahlaklı bir toplum 
Ve daha temiz bir dünya kurmak olsun...

Dünde takılıp kalmayın,
Ya da yarın için endişe duymayın, 
Bugünü hakkını vererek yaşayın,
Küçük şeylerden büyük sevinçler çıkarın,
Dertlerinizi dert etmeyin, halledin.
Halledemiyorsanız, dua edip sabredin.
Bir yetime, bir kimsesize el uzatın, yardım edin
Bir hayvanın başını okşayın, bir kap su verin
Bir çiçek koklayın,
Bir çocuk sevindirin,
Gökyüzünü seyredin,
Ciğerlerinize derin bir nefes çekin
Bir türkü tutturun
Bir şarkı söyleyin
Tüm bunları şimdi yapın
Şu anda!
Açın pencerenizi ardına kadar
Dışarıdaki havayı koklayın
Bir Neşet türküsü açın
Arkanıza yaslanın
Her şeyi beş dakika askıya alın
Ve 
Sevgiyle kalın

Bunun için hala şansınız varken
Çünkü yeryüzünde tüm bunları yapmak isteyip de yapamayan milyonlar var
Ve bir gün
Bizim de o milyonların içinde olma ihtimalimiz...

22 Eylül 2016 Perşembe

KARAMELLİ MISIR

Sonbahar gelipte ayağıma çorap, sırtıma da hırka giymeye başladım mı, yaşam da farklılaşır benim için. Sıcak havalarda dışardan içeriye girmeyen şahsım, havaların serinlemesiyle birlikte uysal ve evcimen bir kişiye dönüşüverir hemen. Artık deniz, park, bahçe, diyet, spor, yüzme, gezme sezonu kapanmış; film, kitap, yazı, sıcak çikolata, sütlü tatlı, karamelli mısır, az hareket, bol düşünce, e az da kilo sezonu açılmıştır. Belki ben gibi düşünüp, ben gibi bu havalarda film izlemeyi sevenler vardır diye Meral'in tavsiyesi olarak size cıtır çıtır, damak zevkinize göre ayarlayabileceğınız ekşilik ve/veya tatlılıkta karamelli mısır patlakları tarifimi sunacağım bugün. Kesinlikle deneyin, pişman olmayacaksınız.
  • Önce mısırları patlatıp bir kenara koyun.
  • Sonra yapışmaz bir tencerede keyfinize ve patlattığınız mısırların miktarına göre biraz toz şekeri kısık ateşte karamelize edin. Karamel rengini yakaladığınızda bir parça tereyağı ve az miktarda limon suyu ekleyin.
  • Daha sonra tencerenin altını iyice kısarak patlatmış olduğunuz mısırları karamelli karısımla harmanlayın ve bir kenara alın.
  • Nihayetinde de soğuyarak kalıplaşmış olan karamelli mısır patlaklarınızı nazik hareketlerle harmanlayıp birbirinden ayırın. AFİYET OLSUN
Şimdi de benim gibi yapın!
Kendinize Fransız yazar Muriel Barbery'nin "L'élégance Du Hérisson-Kirpinin Zerafeti" isimli kitabından uyarlama, kitapla aynı adı taşıyan, 2009 yılı yapımı ve ülkemizde nedenini anlayamadığım bir şekilde " Yaşamaya Değer" adıyla gösterime giren filmi açın. Dünyayı sessize, mısırlarınızı dizinize, çayınızı da elinize alın ve dalın!
Filmin muhteşem repliklerine...
"Birgün öleceğiz!
Ama öleceğiz diye kuru bir sebze gibi çürümeyi beklememeliyiz.
Önemli olan ölüm bize geldiğinde ne yapıyor olduğumuz. Mesela bazıları Namaçi'de Everestin zirvesine tırmanırken ölür. Eğer hayatını bir akvaryumun içinde yaşarsan, sonun plastik bir poşete girmek olur.
Ben akvaryumda yaşayan bir balık olmayacağım!"

21 Eylül 2016 Çarşamba

KİTABIM DER Kİ:

Hem dost, 
Hem arkadaş,
Hislerine tercüman,
Gizlerine sırdaş
Karanlıkta kutup yıldızı,
Kimsesizlikte bir nefes,
Ve taaaa içinde
Kötülükten sakındıran bir ses
                          olsun istiyorsan okudukların;
Tüm sesleri sustur hariçten gelen,
Bir çay doldur kendine,
Yüreğini eğ,
Başını omzuma devir...
Usulca ucundan tut hayatın;
Sayfayı çevir!

19 Eylül 2016 Pazartesi

YAŞIYORUM!

Nefes aldığım her günün;
Paha biçilemez bir hediye
Ve zatıma bahşedilmiş büyük bir nimet olduğunu idrak ederek.
Gelecek kaygısıyla anı berbat etmeyip, 
Hayatın akışında kalarak.
Harekette bereket olduğuna inanıp, 
Çalışmaktan ve üretmekten korkmayarak.
Balkona konan kuşlara kızmak yerine, 
Bir avuç bulgur atarak.
Evin dağılmasından şikayet etmeyip,
Dağıtanların varlığıyla mutlu olarak.
Yaptığım her işe sevgimi katarak.
Gördüğüm her yüze tebessümle bakarak.
Cümle mevcudata şefkat ve merhamet duyarak.
İyiliğin,
Doğruluğun,
Letafetin ve zarafetin peşinden koşarak...
Kendim olarak,
Ve kendime değer vererek yaşıyorum.

O yüzden;
Evimde misafir odası yok.
Evin her yerinde bizatihi ben yaşıyorum.
Misafir için ayırdığım yemek takımlarım, çatal kaşık setlerim de yok.
Her şeyin en iyilerini kendim için kullanıyorum.
Biri evime geldiğinde evim dağınıksa panik yapmıyorum.
Çünkü kapımı evimi görmeye değil, beni görmeye gelenlere açıyorum.
Etrafı dağıttı diye kimseye öfkelenmiyorum,
Hatta bazen onlara eşlik edip, ben de dağıtıyorum,
Hiç bir ev işi benim için “anneee” diye seslenen çocuğumdan daha önemli olmuyor
Ben sohbet ederken araya girip fikrini söyleyen çocuğuma kızmıyorum
Hiçbir şeyi mutluluktan ve huzurdan daha fazla önemsemiyorum
Bu yüzden insanların ne düşündükleriyle ve  ne söyledikleriyle ilgilenmiyorum.
İlgilenenleri de hayatıma dâhil etmiyorum.
Kurallarımı ve sınırlarımı belirlerken yalnızca Allah'ın emir ve yasaklarını düşünüyorum.
Benim eşyalara hizmet için değil de eşyaların bana hizmet için yaratıldığına,
Kefenin cebinin olmadığına, 
Ve hiçbir maddi varlığın sonsuza kadar benle kalmayacağına inanıyorum...
Bu yüzden tüm bunlar için ne kendimi, ne de sevdiklerimi sıkıntıya sokmuyorum.
Hala hayattayken 
Ve sevdiklerim hala yanımdayken,  
Yeniden kazanamayacağım tek şeyin zaman olduğunun,
Geri getiremeyeceğim tek şeyin ölen olduğunun,
Ve nihayet bulduğunda ömrümüz,
Verilecek çetin bir hesap olduğunun
Bilincinde yaşıyorum.