25 Mart 2016 Cuma

BİZE AŞKTAN BAHSET EY ERMİŞ!



Bugüne kadar aşktan milyonlarcası bahsetti, milyonlarcası tarif etti onu, 


Bizim Yunus, Tebrizli Şems, Belhli Celaleddin, ...

Ve daha nice niceleri, hep aşk dedi.

Bir de Lübnanlı Cibran'dan, Cibran'ın ERMİŞ'inden dinleyelim bakalım, 

Buyurun;

Aşk size işaret ederse peşinden gidin. Aşkın yolu sarp ve sapa olsa da onu takip edin.
Aşkın kanatları sizi sararsa, kendinizi ona teslim edin. Pençeleri arasında gizlediği kılıcı sizi yaralasa da kendinizi ona bırakın.
Ve aşk sizinle konuştuğunda ona inanın. Kuzey rüzgarlarının, bağı bahçeyi silip süpürmesi gibi, aşkın sesi rüyalarınızı altüst etse de ona inanın.

Zira aşk, başınızı taçla süslediği gibi sizi çarmıha da gerebilir. Sizi hem büyütür hem de dallarınızı budar.
Aşk bir yandan tepenize kadar yükselip güneş ışığında titreyen en narin dallarınızı okşarken, diğer yandan köklerinizin dibine kadar inip onları toprağın altında sarsabilir.

Buğday başakları gibidir aşk; sizi kendinde bir araya getirir.
Ve sizi harmanda dövüp çıplak bırakır.
Elekten geçirip sizi kabuğunuzdan azat eder.
Bembeyaz kesinceye kadar evirir çevirir, esnek bir kıvam alana dek yoğurur. Sonra da Allah'ın kutsal şöleninde kutsanmış bir ekmek olabilmeniz için kutsal ateşine koyar.

AŞK BÜTÜN BUNLARI KALBİNİZİN SIRLARINA ERMENİZ VE BU YOLLA HAYAT'IN YÜREĞİNDEN BİR PARÇA OLMANIZ İÇİN YAPAR.

Fakat korkuya kapılıp aşktan sadece huzur ve haz bekliyorsanız, en iyisi biran önce çıplaklığınızı örtün ve aşkın harmanını terk edip mevsimsiz bir dünyaya doğru yol alın. Burada güleceksiniz ama yüreğinizden doğmayacak gülüşünüz. Burada ağlayacaksınız ama tüm gözyaşlarınızı dökmeyeceksiniz.

Aşk ne kendinden başka bir şey verir ne de kendinden başka bir şey alır.
Aşk ne sahip olur, ne de ona sahip olunur.
Zira aşk sadece aşkla yetinir.

Aşık olduğunuzda "Allah benim yüreğimde" demeyin, "Ben Allah'ın yüreğindeyim" deyin. 
Ve aşkın rotasını çizebileceğinizi sanmayın. Çünkü aşk sizi kendine layık görürse, zaten o sizi yönlendirecektir.

Aşkın tek bir arzusu var: Kendini gerçekleştirmek.
Fakat sevmişseniz ve mutlaka arzularınız olacaksa, şunlar olsun yolunuz:

  • Ezgisi geceye mırıldanan bir akarsu gibi akıp gitmeyi dileyin.
  • Aşırı naiflikte gizli olan acıyı tanıyın.
  • Kendi aşk anlayışınız yaralasın sizi. Varsın memnuniyetle ve coşkuyla aksın kanınız.
  • Şafak vakti kanatlanmış bir yürekle uyanıp aşk dolu yeni bir güne başlayabilmenin teşekkürünü dile getirin.
  • Gün öğleye eriştiğinde dinlenmeye çekilip aşkın cezbesine kapılın.
  • AKŞAM VAKTİ MİNNET DOLU BİR YÜREKLE EVE DÖNEBİLMEK OLSUN ARZUNUZ.
  • VE NİHAYET UYKUYA DALARKEN, KALBİNİZDE SEVGİLİYE YAPACAĞINIZ BİR DUA VE DUDAKLARINIZDA ONU YÜCELTEN BİR ŞARKI OLSUN.


HERKESE BENDEN ÇAY :)

Diyorum ki;
Çay; yoksulların, şairlerin ve yalnızların resmi içeceğidir.
Ve
Çay içmeyen adam,
Şüphelidir.

ÖYLEYSE:

Çok çay içelim,
Uzun uzun susalım...
Gözlerinde duralım sonra,
Gözlerin!
Bir şiirlik uçurum...
Tek ayak üzerinde beklerse, yorulur mu dünya?
Savaş soğuk,
Kuşlar güzel,
Allah büyük!..

23 Mart 2016 Çarşamba

MUTLU OLMAK İSTİYORSAN

* Asla kendinden şüphe etme... Sen ne hissediyorsan o her zaman doğrudur. Çevrendeki insanlar farklı hissedebilir, farklı düşünebilir ama bu senin hissettiklerinin yanlış olduğunu göstermez, sadece onlardan farklı olduğunu gösterir.

* Asla farklı olduğun için utanma... Eğer çevrende senin gibi düşünen, seni anlayan insanlar yoksa çirkin ördek yavrusunu hatırla...Muhtemelen yanlış yerde, yanlış insanlarla birlikte olduğun için seni anlamıyorlardır.

* Geçmişte yaptıkların için pişmanlık duyma, ders al! Kırılan vazo tamir edilemez ama gelecekte başka vazoların kırılması önlenebilir
* Mümkün olduğunca kimsenin senin adına karar vermesine izin verme ama bazen başkalarının da haklı olabileceği asla unutma.
* Asla kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atma ve kendini hayallerle kandırma. Başka insanlar üzülmesin diye kendini üzmeyi tercih etme. Sen kaldırabiliyorsan, onlarda kaldırabilir.
* Asla kaybetmekten korkarak, sırf inanmak istediğin için karşındaki insanın sevgi sözcüklerine inanma...Sevgi insanın kalbindedir, gözlerindedir, davranışlarındadır, ses tonundadır, sana verdiği önemde ve değerdedir, senin için yaptığı fedakarlıklardadır. Gerçek mi sevgi, davranışlara bakarak anla.
* Her zaman ama her zaman, mutlaka kalbini dinle.... Hayatta senin için neyin doğru olduğunu bir tek içindeki ses söyleyebilir. Her gün kendinle kalmak için biraz zaman ayır ve kalbini dinle.
* Herkesten önce kendine iyi davran.... Kendini sev, şefkatle yaklaş. Yanlış yaptığında acımasızca kendini eleştirip üzme... Aksine başını okşa, kendini kucakla ve her şeyin geçeceğini söyle. Üzgün olduğunda, kırıldığında, acı çektiğinde, mutsuz hissettiğinde kendine özen göster, tıpkı hasta bakar gibi kendine bak.
* Hayatta her şeyin bir bedeli olduğunu asla unutma ve bedelini ödemek istemediğin hiçbir şeyin peşine düşme. Yaşamda her zaman bir bedel ödeyeceğini hatırla. Bir adım atmadan önce mutlaka ödeyeceğin bedeli bil ve kazanacaklarına değip değmeyeceğine bakarak kararlarını ver.
* İnsanlara karşı nazik ve sevecen ol, ne olursa olsun asla bir başka insanı kırmak için konuşma, bilinçli olarak üzmeye çalışma ve kendi acını hafifletmek için bir başkasını yaralama.
* Hayatta en büyük dostun sensin, hayattaki en büyük düşmanın da gene sen olabilirsin.... Seçimini yap ve kendinin dostu mu yoksa düşmanı mı olacağına karar ver. Yaşamdaki tüm acıları atlatabilirsin, her şeye rağmen mutlu olmayı başarabilirsin, istersen kötü alışkanlıklarını bırakabilir ve her zaman yeniden başlayabilirsin. İstersen kendine yeni bir hayat kurabilirsin. Eğer kendinin dostu olabilirsen.
* Asla tecrübe kazanmaktan kaçma… Ne kadar zor olursa olsun, yeniden ayağa kalk ve yola devam et. Hayatı öğrenmek için o tecrübelere ihtiyacın var. Kalbin aşk acısı ile yaralanmış ise, sonsuza kadar kendini aşka kapatma. Ruhun insanların acımasızlığı ile incinmiş ise, hayata küsüp kendini karanlık bir dünyada yaşamaya zorlama. Unutma bilge insan, hayatı yaşayandır
Mutlu olmak için bekleme
Yarın olur da, belki sen olmazsın!

BİR İNSANI NASIL TANIYACAĞINIZI BİLİYOR MUSUNUZ?





Ne okuduğuna bakın,
Ne seyrettiğine,
Neye güldüğüne,
Neye ağladığına,
Duvarlara ne astığına,
Raflarına ne koyduğuna,
Nasıl konuştuğuna,
Nasıl dinlediğine bakın.
Yapmanız gereken tek şey bakmaktır.
Gördükleriniz size, onun ruhunun nerede olduğu ve neyle beslendiği konusunda her şeyi bildirir.(Ramtha)






Davranışlarına bakın;
Çünkü bir İnsanın
Kimliği,
Varlığı,
Birliği,
Edebi,
Ahlakı,
Aklı,
Fikri,
Kişiliği,
Karakteri davranışlarında gizlidir.
Davranış,
Kişinin özünü gösterdiği bir boy aynasıdır.

21 Mart 2016 Pazartesi

AFFETMEK

Affetmek ruhsal ve zihinsel olarak bir hazırlık gerektirir ve koşulsuzdur.
Kin ve nefretin kafesinde tutsak bir ruhla nereye kadar yaşanır, nasıl yaşanır, ne kadar yaşanır?..
Özgürlüğün kanatlarını açabilmesi için ruhlarımızın yücelmeli, zihnimizin berraklaşabilmesi için affedilecek hiçbir şey kalmamalıdır.
Unutulmamalıdır ki:

Affetmek, sevmek değildir
Affetmek, muhabbete durmak değildir
Affetmek, dost bellemek değildir
Affetmek, suçsuz bulmak değildir
Pişmanlık değildir,
Yenilmek değildir,
.....
Haklı bulmak hiç değildir.

Affetmek, nefretin gözaltından çıkmaktır
Affetmek, intikam ateşine son odunu atmaktır
Affetmek, korkunun zincirlerini kırıp, kalbini yaşama yeniden açmaktır
Affetmek, ruhunu onarmaktır
Geleceği kucaklamaktır,
Erdemdir,
Fazilettir,
.....
Hakk'tan af dilemeye yüzün olmaktır.

"Ey diken arayan kimse! İster cennete gir, ister cehenneme; olduğun yerde bu kusurundan büyük diken bulamazsın." der Mevlana

Affetmeyi yenilgi sayanlar, öz güveni zayıf olanlardır
Yarınlarından umudu olmayanlar, 
Kendine dahi verecek sevgisi bulunmayanlar, 
Henüz ölümlü olduğunun idrakine varamamış olanlar, 
Büyümeyenler,
Öğrenmeyenler, 
Gelişmeyenler...

Ey insanlar:
Hiç kimse sadece iyi ya da sadece kötü değildir.
Dünyada kusursuz iki insan olasılığı vardır; biri kesin ölüdür, öteki ise henüz doğmamış olandır!