30 Mart 2016 Çarşamba
OLMAK İSTEDİĞİMİZ ŞEYİ, OLDUĞUMUZ YERDE SAYARAK OLAMAYIZ!!!
Yavru deve annesine sormuş:
-Anne bizim niye hörgücümüz var?
-Çöl sıcağında susuzluğa dayanabilelim diye.
-Anne bizim toynaklarımız niye bu kadar geniş?
-Çölde ayaklarımız kuma batmasın diye.
-Anne bizim boynumuz niye bu kadar uzun?
-Çölde uzaktan gelebilecek tehlikeleri görebilelim diye.
-Peki anne, Allah aşkına bizim Atatürk Orman Çiftliğinde ne işimiz var?
-.......!?"
Şöyle bir bakınca, bir çoğumuz Atatürk Orman Çiftliğinde ki develer gibi değil miyiz?
Ben kimim?
Niçin buradayım?
Yapmak istediğim iş bu mu?
Koca bir hayatı tüm bu soruları kendimize bir kere bile sormadan harcamıyor muyuz?
Bir işimiz olsun da, bir maaşımız olsun da mutlu olmuşuz ya da olmamışız; kaçımız için önemli bu?
Sistem bizi buna zorluyor, ne yapsaydık? dediğinizi duyar gibiyim.
Ama bizde biraz kestirmeci değil miyiz?
Biraz tembel?
Kabiliyetlerimizden bihaber, çabuk pes eden, ilk fırtınada yelkenleri hemen indirip kendini akıntıya bırakan, biz değil miyiz?
Hangimiz bıkmadan, usanmadan hayallerinin, hedeflerinin peşinden koşuyor?
Ya da daha önemlisi, kendine bir hedef koyuyor?
Bugün kendimize bir soralım; hayattan ne bekliyoruz?
Ve
Biz hayata ne katıyoruz?
Ne olduğunu,
Ne olmadığını,
Ve
Nereye gitmek istediğini bilmiyorsan; hangi yolda yürüdüğünün hiç bir önemi yoktur, kimlerle yürüdüğününde!?..
-Anne bizim niye hörgücümüz var?
-Çöl sıcağında susuzluğa dayanabilelim diye.
-Anne bizim toynaklarımız niye bu kadar geniş?
-Çölde ayaklarımız kuma batmasın diye.
-Anne bizim boynumuz niye bu kadar uzun?
-Çölde uzaktan gelebilecek tehlikeleri görebilelim diye.
-Peki anne, Allah aşkına bizim Atatürk Orman Çiftliğinde ne işimiz var?
-.......!?"
Şöyle bir bakınca, bir çoğumuz Atatürk Orman Çiftliğinde ki develer gibi değil miyiz?
Ben kimim?
Niçin buradayım?
Yapmak istediğim iş bu mu?
Koca bir hayatı tüm bu soruları kendimize bir kere bile sormadan harcamıyor muyuz?
Bir işimiz olsun da, bir maaşımız olsun da mutlu olmuşuz ya da olmamışız; kaçımız için önemli bu?
Sistem bizi buna zorluyor, ne yapsaydık? dediğinizi duyar gibiyim.
Ama bizde biraz kestirmeci değil miyiz?
Biraz tembel?
Kabiliyetlerimizden bihaber, çabuk pes eden, ilk fırtınada yelkenleri hemen indirip kendini akıntıya bırakan, biz değil miyiz?
Hangimiz bıkmadan, usanmadan hayallerinin, hedeflerinin peşinden koşuyor?
Ya da daha önemlisi, kendine bir hedef koyuyor?
Bugün kendimize bir soralım; hayattan ne bekliyoruz?
Ve
Biz hayata ne katıyoruz?
Ne olduğunu,
Ne olmadığını,
Ve
Nereye gitmek istediğini bilmiyorsan; hangi yolda yürüdüğünün hiç bir önemi yoktur, kimlerle yürüdüğününde!?..
29 Mart 2016 Salı
KUM VE KÖPÜK-HALİL CİBRAN
Ancak büyük bir acı veya büyük bir sevinç
Senin gerçeğini açığa çıkarabilir.
İnsanlık, sonsuzluğun dışından,
Sonsuzluğa akan bir ışık nehridir.
Şafağa ancak,
Gecenin yolunu izleyerek ulaşılabilir.
Kişinin hayal gücüyle,
Düşlerinin gerçekleşmesi arasındaki mesafe,
Yalnızca onun yoğun isteğiyle aşılabilir.
Zihnimiz bir süngerdir, yüreğimizse bir nehir.
Çoğumuzun akmak yerine, sünger gibi emmeyi seçmesi ne garip!
Eğer kış: "Baharı yüreğimde saklıyorum" deseydi,
Ona kim inanırdı?
Öğretilerin çoğu pencere camı gibidir.
Arkasındaki gerçeği görürsün, ama cam seni gerçekten ayırır.
Haydi, seninle saklambaç oynayalım.
Yüreğime saklanırsan eğer,
Seni bulmak zor olmaz.
Ancak kendi kabuğunun ardına gizlenirsen,
Seni bulmaya çalışmak bir işe yaramaz.
Neşeli yüreklerle birlikte
Neşeli şarkılar söyleyen
Kederli bir kalp ne kadar yücedir.
Yürüyenlerle birlikte yürümeyi yeğlerim,
Durup yürüyenlerin geçişini seyretmeyi değil.
TARZINIZ MI OLSUN İSTİYORSUNUZ?
Tarzı olan,
Tavrı olandır.
Kendine göre yaşayan,
Başkaları ne der diye düşünmeyen,
Sınırlarını inançlarına ve vicdanına göre belirleyen,
Seveni seven,
Sayanı sayan,
Kendi işini kendi yapan,
Kimseden bir şey beklemeyen.
Özgün olan,
Deneyimleyen,
Taklit edilen
Ama asla taklit etmeyen.
Alıcı değil,
Verici olan,
Samimi davranan,
Kendi olmaktan korkmayan,
Sağlam basan,
Dik duran,
Yılmayan,
Ve
Ve
Yıkılmayandır.
HATA YAPMAKTAN DEĞİL, HİLE YAPMAKTAN KORK!
Ve ne yazık ki hata yapmaktan korkan bir nesil yetiştiriyoruz.
Oysa başarının sırrı hiç hata yapmamakta değil; yaptığımız hataları sahiplenebilmek ve pes etmeden yola devam edebilmekte.
Mesela ben; araştırmalarıma göre konuşmayı öğrenene kadar kelimeleri hep hatalı telaffuz etmişim.
Yürümeyi öğrenene kadar defalarca düşmüşüm, yuvarlanmışım, yaralanmışım.
Üstüme başıma dökmeden hiç bir şey yiyemezmişim.
Okurken kelimeleri atlar, yazarken harfleri hep devrik çizermişim...
Ama pes etmemişim,
Hep yeniden, yeni baştan denemişim;
Taa ki başarana dek...
Lütfen doğanın sesine kulak verelim,
Çünkü doğa yaşamımızın başında bize seslenir ve der ki:
Ey insan! Hata yaparak, düşe kalka büyüyecek; hata yaparak, düşe kalka ilerleyeceksin. Eğer, vazgeçmezsen!
Hatalarınıza kucak açın, yıkıcı eleştirilere kulak tıkayın, negatif insanlardan uzak durun, endişelerinizi kontrol altına alın, yargılamalarınızı insaflıca yapın, gülün, geçin ve yola devam edin.
Başarı, tüm engellere, tüm engellemelere rağmen yılmadan, yıkılmadan ilerleyenlerindir ve tarih bunun örnekleriyle doludur.
Unutmayın;
"Bir mıh bir nalı kurtarır,
Bir nal bir atı
Bir at bir komutanı
Bir komutan bir orduyu
Ve bir ordu bir ülkeyi kurtarır."
Yarın değil, bugün başlayın! Hata yaparım diye korkmayın; yenilirim diye, başaramam diye endişe duymayın.
Yenildinizmi, yıkıldınız mı, kendinizi acımasızca yargılamayın; silkinin ve yeniden ayağa kalkın.
Başaracağım deyin ve başarın...
EĞER HATA YAPMAK İSTEMİYORSANIZ, HİÇ BİR ŞEY YAPMAYIN!
28 Mart 2016 Pazartesi
SÖZ BİTTİ YAPI PAYDOS
Aslında yazacak çok da bir şey yok! Şu sıralar dünyada, özellikle de Müslüman coğrafyalarda gerçekleşen günlük olağan şeyler dışında; patlamalar, ölümler, kan, gözyaşı, tecavüz, işkence, şiddet, kin, nefret...
Tüm bunları şimdilik bir kısmımız yaşıyor, diğer bir kısmımız izliyor, belli bir kısmımız ise adeta "Hiç haberim yok!" görüntüsü sergiliyor.
Peki;
Tüm bunları şimdilik bir kısmımız yaşıyor, diğer bir kısmımız izliyor, belli bir kısmımız ise adeta "Hiç haberim yok!" görüntüsü sergiliyor.
Peki;
Nasıl bu kadar vahşi olabiliyor insan?
........................cevap bulunamıyor!
Tüm bu vahşeti fiilen yapanların, yani piyonların eline ne geçiyor?
........................ölümden başka hiçbir şey, yani bir yerde yürüdükleri o kanlı yolda er ya da geç kendi kanları da dökülüyor!
Bir insana, insan onuruna yakışmayacak muamelelerde bulunmak, bir insanın yaşama hakkını elinden almak, karşılığında buna ne bedel biçiliyor?
Mesela; tüm dünyanın serveti bizim olsa, yaratılmış her şey bize tapsa, yıldızlar önümüzde diz çökse!!!
Kaçınılmaz son değişir mi?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)