29 Nisan 2016 Cuma

ZAMAN

Zaman Hayatın ta kendisidir!
Zaman...
Ah zaman!
Hem dost, hem düşman.
Hem mazlum, hem zalim.
Akdıkça köpüren nehir,
Yiğide ayak bağı, namerde at meydanı.
Nefrete dost, 
Ve tuzak sevdaya.
İyi ile kötünün, 
İyilik ile kötülüğün yolunu ayırıcı bazen 
Ve bazen rahmette zahmet, zahmette rahmet yumağı... 
Hayırda şer, şerde hayır gizleyen sır...
Zaman bir çizgi... Sonu yok, başıda olmadığı gibi... 
Herkese bölüştürüldü bir parçası ezel gününde, can meclisinde; 
Acıdan ve sevinçten nakış çizelim, desen işleyelim diye üstüne....
Rengi hiç olmadı bu yüzden, tezgahta hiç dokunmadı...
Takvimlerden eledik onu, ad koyduk, sınır çizdik...
Dilim dilim eyledik, civan iken kemale erdik,çocuktuk bahara girdik...
Onu ışık ile ölçenlerin ömürleri güneş ile birlikte gömüldü karanlığa, 
Kum ile tartanların ömürleri kumlar gibi aktı şişelerden.
Şimdi zaman, saatlerde bir tik...tak... ve takvimlerde bir yaprak...
Bize hatırlatıyor durmadan:
Uyan ey!.. 
Eksiliyor saatler, günler, haftalar, aylar...

"Geçen hod geçti gitti, geleceği neylersin,
Her nefesin neş'esin, bu demle bu andan sor."

28 Nisan 2016 Perşembe

KİŞİSEL GELİŞİMLE MUTLULUĞA GİDEN YOLLAR

Kişisel gelişim kitapları öyle büyük bir endüstri olmuş ki "Başarılı Kişisel Gelişim Kitabı Yazmanın Yolları" diye kişisel gelişim kitapları bile mevcut.
Çarpıcı bir kitap adı, kolay yoldan mutluluk ve başarıya ulaşma egzersizleri, iyimser ve hayalleri süsleyen bir gelecek vaadi.
Aslında akıllı birer pazarlama projesi böyle kitaplar.
İçimizde beslediğimiz güvensizlikler, eksiklik duygusu, mutlu olma mecburiyeti, başarılı olma baskısı bu kitaplarda pratik yanıtlar aramaya yöneltiyor bizi.
Rekabetçi yaşam sınırlarımızı zorlamaya,
İflah olmaz merakımız bilinmeyeni bilmeye,
Kaygılarımız varoluşumuzu sorgulamaya itiyor.
Klasik felsefe yetmiyor, belki de zamane insanının dilinden konuşmuyor artık.
Kapitalizmin psikoloji yardımıyla başımıza sardığı mutluluk, başarı, normallik, değişim gibi kavramları sorgulayan, sinik çağdaş düşünürler de var.
Kişisel gelişimin anti-tezi onlar.
Kendi mutluluğunu, kişisel gelişimin salık verdiği gibi, narsist olmakta bulan insanlarla sağlıklı bir toplum yaratılabilir mi?
Toplumun hâlâ birilerinin umrunda olduğunu umarak bu soruya ontolojik, postmodern, sinirbilimsel ve mistik cevaplar vermek mümkün.
Okları izleyin bakalım, ucunda mutluluğu bulacak mısınız?!..


Fotografı mausunuza ters tuş yaparak masaüstünüze kaydedin ve büyüterek okuyun :)

NAFİLEDİR RÜZGARLAR, LİMANDAKİ YÜREĞE

Okyanuslar ve dalgalar tartmaz seni,
Öfken, sevdandan çok büyür.
Gemiler sürgünün
Adalar yenilgin olur.
Hiçbir denizcinin,
Kendini tanımlayan bir limanı yoktur.

Ve her martı,
Denizin göğsünde bir uçurumdur.
Ne zaman martı görsem
Düşüyorum...

Gözlerine yeşil yağmurlar yağan bir kız tanıyorum;
Anlatsam göz yaşına damlarsınız.
Beni değil,
Belki gökyüzünü anlarsınız...
Bİr gün lodoslu bir martıyla konuşursanız.

27 Nisan 2016 Çarşamba

ÖNCE KENDİNİZİ SEVİN

Sende sev... :)
Kişisel olarak ihtiyaç duymadığınız her şeyi bırakın ya da başkasına verin.
Dolaplarınızı, kitaplarınızı, malınızı, mülkünüzü, ilişkilerinizi, taahhütlerinizi, sorumluluklarınızı... gözden geçirin ve öz benliğiniz ile uyumlu olmayan her şeyden kurtulun.
Bunu ölçüp-tartmanın ve karar vermenin yolu; bir şeyin size hafiflik ve sevinç mi, yoksa sıkıntılı bir ağırlık mı verdiğini hissetmektir.
Bırakmak harika bir duygu verir ve yeni şeylerin yaşamınıza girebilmesi için boşluklar yaratır.

Her şeyden ve herkesten önce kendinizi sevin ve tümüyle kabullenin benliğinizi.
Gelin, kendimize olan tüm kuşkularımızı, öz saygıdan yoksunluğumuzu, kendi kendimizi yargılamalarımızı bir kerede ve tümüyle bırakalım.
Kendimizi aşkla kucaklayalım...
İyi, cesur, sevecen, nazik, akıllı varlıklar olalım ve bunu günlerce kutlayalım...

Güçlü olalım, önce biz kendimize acımayı bırakalım.
Hepimiz müthiş yeteneklere sahip, son derece muktedir varlıklarız, potonsiyelimizi keşfedelim.
Belki çok derinlerde, belki yüzeyde ama hepimizin içinde, sevgi ve iyilik hazineleri var arayalım ve bulalım.

Bağışlamak özgürlüğün anahtarıdır.
Biraz zaman ayırıp hayatımızdan geçen herkesi bağışlayalım.
Tüm geçmiş deneyimlerimizi bağışlayalım.
Kendimizi bağışlayalım.
Yolumuzun kesiştiği herkesi, yaşanan her olayı kendi benzersiz yolculuğumuzda gelişmek, dönüşmek ve özgürleşmek için ihtiyacımız olan ve bize hizmet eden parçalar olarak görelim.

Her şey için şükredelim.
Çevrenizdeki her güzellik, karşılaştığınız her iyi davranış, hissettiğiniz sevgi, doğanın bize verdiği her ilham için şükredelim.
Bakalım ki, en karanlık zamanlarımızda bile aslında şükredecek ne çok şeye sahip olduğumuzu görelim.
Önce kendinizi sevin
Yüreğinizin sizinle konuşmasına izin verin.
Hep başkalarını dinlemeyin,
Sıklıkla kendinizi de dinleyin.
Kulak verin ruhunuzun arzularına.
Kucaklayın, sahip olduğunuz tüm kusurları.
Bağışlayın, yapmış olduğunuz tüm hataları.
Sevin, okşayın, kutsayın kendinizi..
Ben de varım diyin,
İyi ki varım diyin,
Sevin,
Gülün,
Şükredin,
Bağışlayın,
...
Yani yaşayın,
Yaşıyormuş gibi yapmayın.
Kendinizi aldatmayın...

AÇIK OLUN

Her ne vuku bulursa, ona açık olun.
Bir şeylere tutunmaya çalışmayın, bırakın giden gitsin gelen gelsin.
Her ne olursa olsun gerçek hislerinize sadık kalın.
Hayatımızdaki insanlar değişecektir, bunun olmasına izin verin ve sürece güvenin.
Yaşadığınız yeri değiştirmekten korkmayın, eğer hislerimize karşı gerçekten açıksak doğru yerlere yönlendirileceğiz.
Yapmakta olduğunuz işe saplanıp kalmayın, kendinize gerçekten ne yapmak istediğinizi sorun.
Hayatta sevinci arayın ve ne pahasına olursa olsun sizi mutlu eden şeyi bulun ve onu yapın.
Dinlemeyi öğrenin, hislerinizi dinleyin ve sezgilerinizin size söylemeye çalıştığı şeye kulak verin.
Sevmeye cüret edin, her nerede olursanız olun ama sevecen bir varlık olun.
Mümkün olduğunca yükümlülüklerinizi ertelemeden tamamlayın ve bitirin, bitirdiğiniz her yükümlülük sizi özgürleştirir.
Dürüst olun, kastettiğiniz şeyi söyleyin ya da söylediğiniz şeyi kastedin.
Güçlü olmaktan korkmayın, kendinize ve yeteneklerinize güvenin.
Doğru ve yeni bir yere ulaşmamızın tek yolu bizi neyin beklediğini göremediğimizde bile ilerlemektir ve risk almak ilerlemenin tek yoludur unutmayın.

AZ SÖYLE AMA ÇOK ŞEY ANLAT...

Güzel konuşan ve değerli fikirleri olan bir düşünürden bir toplantıda konuşması istenmiş. Konu söylendikten sonra konuşmanın ne kadar süreceği ve konuşmayı ne zaman yapabileceği sorulduğunda;

- "O size bağlı." demiş ve ilave etmiş:

"Eğer uzun bir konuşma istiyorsanız hemen şimdi,
Orta uzunlukta bir konuşmaysa istediğiniz birkaç hafta sonra,
Ama çok kısa konuşmamı istiyorsanız, hazırlanmam için en az birkaç sene gereklidir."


Aklın alameti, az ve öz konuşmaktır.

26 Nisan 2016 Salı

MUTLULUK

Mutlu mu olmak istiyorsun? Öyleyse ol!..
:)
Mutluluk her şeyde;

Bugün pırıl pırıl parlayan güneşte,
Yarın bardaktan boşalırcasına yağan yağmurda...

Bugün sıcak kumların üzerinde gezerken mutluyum,
Yarın buz gibi bir havada, kardan adam yaparken..

Bugün çay içmek ister canım,
Yarın kahveden gayrısına dönüp de bakmaz başım..

Bugün yerimde durmam, kimse tutamaz beni,
Yarın oluveririm, dünyanın en tembeli..

Biraz akıllı, biraz deli,
Bazen hüzünlü, bazen neşeli,
Kimine göre kötü, kimine göre iyi,
Dört mevsim benim ruhum,
Dört mevsim,
Ülkem gibi.
(♡eralce)

BEN VE SEN

Kişi kendisini ancak, bir başka insanın aynasında tam olarak görebilir.
Bende gördüğün sensin,
ve
Sende gördüğüm ben..

Ben;
Sana gülen bir göz,
Sana acı bir söz,
Sana unutulmaz bir yüz,
Sana silinmez bir iz..
..................

Sen;
Bana gülen bir göz,
Bana acı bir söz,
Bana unutulmaz bir yüz,
Bana silinmez bir iz..
..................

Ben ve Sen
Yani biz,
Birbirimize ayna tutmakta;

Ben ve Sen
Yani biz,
Birbirimizde, kendimizi görmekteyiz...
(♡eralce)

25 Nisan 2016 Pazartesi

POZİTİF DÜŞÜNCE VE İYİMSERLİK

Güzel bakan güzel görür,
Güzel gören güzel düşünür,
Güzel düşünen hayatından lezzet alır.


Dünyayı pembe görende, belki kara gören kadar yanılmıştır!
Ama ondan daha mutlu yaşar.
Ben hiçbir zaman başarısız olursam neler olacağını düşünmem,
Çünkü bunları düşünmeye başlarsanız, ister istemez olumsuz bir sonuca yoğunlaşırsınız.
Eğer bir konunun üzerine atlıyorsam, başarılı olacağıma inanıyorumdur,
Başarısız olursam neler olacağına değil.
Çünkü iyimserlik ve pozitif düşünmek, sizi cahillerden ayıran en büyük farkdır.
Eğer daha iyi yaşamak istiyorsanız, kötü düşüncelerinizİ öldürün.

Nasıl ki fizikte iki cisim aynı zamanda aynı yerde bulunamaz diye bir kanun varsa, psikolojide de aynı kanun yürürlüktedir.
Eğer kafanızı cesaret, sevgi, anlayış, tolerans düşünceleriyle doldurursanız, negatif bütün düşünceler kaçar gider.
-----0-----
İyimser ve pozitif düşünen insanlar;
Problemlerin farkındadır; ama çözümleri de bilir,
Zorlukları görür, ama üstesinden gelineceğine de inanır,
Olumsuzlukları yakalar; ama olumlulukları da vurgular,
En kötüye açıktır, ama en iyiyi de bekler,
Şikayet etmek için nedeni vardır; ama gülümsemeyi seçer.
GÜLÜMSEYİN :)

ZİYARETÇİ OLMAK

Geçtiğimiz yüzyılda Amerikalı bir turist Polanyalı bir din adamı olan Hafez Hayyim'i evinde ziyarete gider.

Hafez'in evinin kitaplarla dolu küçük bir odadan ibaret olduğunu gördüğünde ise çok şaşırır.

Odada bir masa ve bir koltuktan başka eşya da yoktur.

-"Mobilyalarınız nerede?" diye sordu turist

-Seninkiler nerede? diye cevapladı Hafez

-"Benim mi? Ben burada sadece bir ziyaretçiyim." dedi turist

-Bende oğlum, bende dünyada bir ziyaretçiyim! dedi Hafez


Hepimiz bu zaman da ve mekan da ziyaretçiyiz. Yalnızca geçip gitmekteyiz. Buradaki amacımız gözlemek, öğrenmek, gelişmek ve sevmektir. Sonra eve döneceğiz...

Ey Büyük Ruh,
Sesini rüzgarlarda işittiğim,
Nefesi bütün dünyaya hayat veren,
Beni duy!
Ben küçük ve zayıfım,
Senin kudretine ve hikmetine ihtiyacım var.
Beni güzellikler içinde yürüt,
Ve gözlerime kızıl ve mor gün batımını daima seyrettir.
Ellerimi, yaratmış olduğun şeylere saygı gösteren eller kıl,
Ve kulaklarımı senin sesini duyacak kadar hassaslaştır.
Beni hikmetli bir insan kıl,
Tâ ki, halkıma öğretmiş olduğun şeyleri anlayabileyim.
Beni öyle bilge yap ki; her yaprağa ve her kayaya
Saklamış olduğun dersleri öğreneyim.
Senden beni güçlü kılmanı istiyorum,
Ama, kardeşimden daha büyük hale gelmem için değil,
En büyük düşmanımla, nefsimle savaşmak için.
Beni, temiz eller ve şaşmamış gözlerle
Sana gelmeye her an hazır kıl.
Tâ ki güneşin batıp gitmesi gibi,
Hayatım da sönüp gittiğinde,
Ruhum utanç duymadan Sana gelebilsin!