16 Eylül 2016 Cuma

GÖNÜL, GÖRDÜĞÜDÜR

Hapishanede gün sayan iki mahpus, birlikte duvara bir delik açarlar ve deliği başlarının sığacağı kadar genişletip, sonra da "Hadi dışarı bir bakalım" derler.
Başını delikten dışarı uzatan ilki, ekşimiş bir yüz ifadesiyle "Çok kötü ağabeycim, çok kötü!" der. "Her taraf çamur, çöp, is, pis, sis… Göz gözü görmüyor."
Diğeri şaşırır ve bu sefer başını dışarı o uzatır. Bakar, bakar… hayran bir yüz ifadesiyle "Muhteşem!" der. "Muhteşem bir gökyüzü, bulutlar, kuşlar, onlara kollarını uzatan ağaçlar… "
Yani demem o ki; nereye, ne niyetle bakarsanız orada onu görürsünüz. Gözlerinizi çevirdiğiniz yer, kalbinizin rotasını nereye çevirdiğinize bağlıdır, gördükleriniz de ne görmek istediğinize...
Kalbinizin dümenini elinize alın, umudunuzu kuşanın, hayallerinizi de peşinize takıp, sizi engelleyen tüm halatları çözün!
Pırıl pırıl bir gökyüzü ve çamur yüklü bir yeryüzünün arasında, gözlerinizi yükseklere çevirme cesareti gösterin.
Ve demiralın; iyiye ve güzele doğru...
Bırakın yüreğiniz bakıp da göremediğiniz, görüp de el erdiremediğiniz tüm düğümlere küçük dokunuşlar yapsın.
Tümünü çözemesede, müsade edin; en azından fikir versin, yol göstersin.
Seçim sizin!
Unutmayın!
İnsan gönlündekini görür,
Ve gördüğüne inanır,
Sonra;
Gördükleri ve inandıkları olur!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder