Bazı sözler insan zihninde depremler yaratır,
Silkeler,
Sarsar,
Tüm dengesini bozar ve bu sarsıntının etkisiyle zihnin yapısında yeni bir dengenin kurulmasını sağlar.
Tıpkı depremler gibi...
Zihninizdeki kırık fay hatları bir bir yerine oturur bu sözlerle.
Yıkılırsınız, yağmalanırsınız, zarar görürsünüz belki biraz ama bırakın, bırakın tüm çatlaklar dolsun, tüm kırık hatlar otursun bir bir yerine!..
Bertrand RUSSELL'in başlıktaki sözü işte tam olarak bu nitelikte;
Her okuduğum da beni silkeleyen, sarsan ve kendime getiren bu durum insan zihnine yepyeni ufuklar açmakla beraber, beni biraz üzmüyor da değil.
Üzüldüğüm nokta ise; bu sarsıntıyı yaşamış olmaktan ziyade, geç yaşamış olmak!
----------0----------
Nasıl ki bir cevher, içinden çıktığı madenin zenginliğini gösterirse; sözler de birer cevherdir ve dile getirenin akıl ve gönül madeninin zenginliğini, değerini, içeriğini gösterir.
Bertrand RUSSELL' e gelince; böyle bir sözün çıktığı maden, bu anlamda oldukça zengin bir rezerve sahip olsa gerek ;)
İşte o madenden bir cevher daha:
"İçgüdüsel yapımız iki bölümden oluşur; birisi kendimizin ve çocuklarımızın yaşamını geliştirmeye, diğeri ise rakip gördüğümüz kişilerin yaşamını engellemeye yönelir. Birincisi yaşama aşkını, sevgiyi ve psikolojik olarak sevginin bir kolu olan sanatı içerir; ikincisi de rekabeti ve savaşı. Geleneksel ahlak birincisini bastırmak, ikincisini yüreklendirmek için her şeyi yapar. Oysa ki gerçek ahlak, bunun tam tersini gerektirir."
Biyografisine bakıldığında;hayatı boyunca matematik, mantık, felsefe, ahlak ve eğitim konularında fikir ürettiği, ancak ününü, her zaman savaşın ve silahlanmanın karşısında bir duruş sergilemesinden aldığı dikkat çeker.
"Savaş, kimin haklı olduğunu değil; kimin geriye (sağ) kalacağını (ve muhtemelen dünyanın zenginlik kaynaklarına hakim olacağını) belirler." diyen RUSSELL,
"İnsanlar bilgisiz doğar, aptal değil; eğitilerek aptal olurlar." sözüyle de hiç bir insanın dünyaya aptal olarak gelmediğini, mevcut otoritelerin belirlediği eğitim sistemiyle eğitilerek; düşünen değil, hıfz eden aptallara dönüştürüldüklerini savunur.
----------0----------
"Akılsızca bir şeyi milyonlarca kişi söylese de, o şey yine akılsızcadır."
Öyle bir an'ındayız ki zamanın, dünya çıkar ile doğru arasındaki çelişkinin yörüngesinde dönüyor.
İnsanlar ne kadar bilirlerse bilsinler "gerçekleri ve doğruyu", yine de hayatı "işlerine geldiği gibi ve çıkarları" doğrultusunda yaşıyorlar. Herhalde bu yüzden söylenmiştir;
"İnsanlığın iki tür ahlakı vardır. Biri sözünü edip uygulamadığımız, diğeri uygulayıp sözünü etmediğimiz." diye, kim bilir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder