21 Nisan 2016 Perşembe

THE CURİOUS CASE OF BENJAMİN BUTTON - BENJAMİN BUTTON'UN TUHAF HİKAYESİ

Hayatlarımızı bazen yakaladığımız fırsatlar belirler. Bazen de kaçırdığımız...
F.Scoot Fitzgerald'ın 1922 de yayımlanan aynı adlı kısa öyküsünden uyarlanan 2008 yapımı film, izleyipte unutamadıklarım ve tekrar tekrar izlediklerim arasındadır.
Kitabı seneryoya çeviren ise Oscar ödüllü senarist Eric Roth.
Filmi izleyip de sonuna geldiğinizde, şüphesiz şunu anlayacaksınız; ilahi kudret, dünyadaki nizamı mükemmel bir şekilde inşa etmiş.
-----0-----
Ters yaşlanma!.. 
Zaman ilerledikçe ve yıllar geçtikçe her canlı yaşlanır, her şey eskir; Benjamin BUTTON hariç!..

"Belki saatler ters çalışsaydı mutlu olabilirdik.
En berbat halde doğup, en berbat şekilde ölebilirdik
Ama yine de bir şeyler yolunda gidebilirdi.
Gözlerimizi açtığımız andan, kapattığımız ana kadar dünyayı sevebilirdik.
Belki zamanı geri alıp, kaybettiklerimizi getirebilirdik.
Evlerimize dönebilirdik.
Seksen yaşında doğup, yavaş yavaş onsekizimize doğru ilerlersek,
Hayat sonsuz bir mutluluk olurdu.
Ama olmadı, olmayacak."

Senaryonun temelini oluşturan işte bu, sekseninde doğup yavaş yavaş onsekizimize doğru ilerlemek...
Bir bebek düşünün; boyu ve kilosu bebek ama, 80 yaşındaki bir insan görüntüsünde bedeni ve ruhu 80 yaşında hissediyor kendini...
Yıllar geçip yaş aldıkça gençleşiyor bu beden ve çocuklaşıyor ruhu..
Tüm sevdikleri yaşlanarak bir bir ölürken, sevdiklerini kaybetmenin ve bir başınalığın hüznünü yaşamak kalıyor kendisine...

"Sevdiklerimizi kaybetmek zorundayız. 
Yoksa değerlerini nasıl anlarız."

Bir çocuğu oluyor ve çocuğu büyürken baba sürekli küçülüyor ve sevdiği kadın yaşlanıyor... Onların bu durumdan ötürü kendisinden nefret etmesinden korkuyor, kendilerini kötü hissetmelerinden, neden biz, neden böyle demelerinden, mutsuz olmalarından korkuyor...

"Her ne olursa olsun, kendin olmak için asla geç değildir.
Ya da benim durumumda asla erken değildir.
Bunun zamanı yoktur, istediğin zaman başlayabilirsin.
Değişebilir ya da aynı kalabilirsin.
Bu işin bir kuralı yoktur.
Hayatımızı iyi ya da kötü yaşayabiliriz.
Umarım seninki mükemmel olur.
Umarım seni şaşırtacak şeyler yaşarsın.
Umarım daha önce hiç hissetmediğin duygular yaşarsın.
Umarım hayata başka bir pencereden bakan insanlarla tanışırsın.
Umarım gurur duyduğun bir hayat yaşarsın.
Ve eğer yaşamadığını düşünürsen,
Umarım içinde her şeye yeniden başlayacak gücü bulursun."

Ve öyle bir zaman geliyor ki, yola 80 yaşında başlayan Benjamin BUTTON yolun sonuna yaklaştığında...............!?"

"Mesele ne kadar iyi çaldığın değildir, önemli olan çalarken neler hissettiğindir."
Mesele ne kadar yaşadığın değildir, önemli olan yaşarken mutlu olabilmendir.
Asıl mesele;
Yaşamdan neler aldığın ve ona neler kattığındır...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder