İnsan; insanı okur,
İnsan; doğayı okur, kainatı okur, kendini okur...
Okudukça bilir, bildikçe anlar, anladıkça sorularına cevap bulur. Sorularına cevap bulan yaşamın sırlarına vakıf olur.
Okumak siyah mürekkeple işlenmiş kağıt parçalarındaki nakışları seyre dalmak değildir.
Okumak doğum dan ölüme giden yolda kendini aramak, kendini bulmak, kendin olmaktır.
---------- 0 ----------
Dolu bir bardağı ne kadar doldurabilirsiniz? Ya da dolu bir bardak içine daha ne kadar su alabilir? Dolu bir bardağın sudan ne beklentisi olabilir?
Onun gayesi artık su almak değil, su vermektir. Susuzluğu dinmiştir.
Peki ya dolu bir insan!?..
Dolu bir insana ne verebilir, neyi, ne kadar zerk edebilirsiniz? Dolu bir insanın başkalarından beklentisi ne olabilir? Daha doğrusu başkalarından bir beklentisi olabilir mi?
Öyleyse okumak bu işe yarıyor? Ruhunda ki ve zihninde ki boşlukları doldurmaya mı? Zaaflarından-zayıflıklarından, kininden-kibriden, nefretinden-husumetinden, sevgisizliğinden-hoşgörüsüzlüğünden, bağnazlığından-bilgisizliğinden kurtarmaya, yeni yeni yerler açmaya ve açtığı yerleri varoluş gayesine uygun bir harçla doldurup kişiyi sağlamlaştırmaya, sağlamlaştırıp insan sıfatına yaraşır bir şekilde dimdik ayakta tutmaya mı yarıyor?
İnsanın okudukça açgözlülüğü törpüleniyor; sahip olduklarına şükretmeyi, başkalarına ait olana göz dikmemeyi, varolanla yetinmeyi öğreniyor.
Okudukça benlik libasından sıyrılıyor; yediden yetmişe her insanın toplumun bir parçası olduğunu ve kendi beklentileri doğrultusunda değil de, genel geçer sınırlar çerçevesinde, herkesin bireysel özellikleri, arzu ve ihtiyaçları doğrultusunda sürdürmeye çalıştığı yaşamına saygı duymayı öğreniyor.
Okudukça bakış açısı genişliyor; olayların zahiri görüntüsünün ötesine geçip aynanın arkasında ki sır/a vakıf oluyor, bir nevi zahirden batına köprü kuruyor.
Okudukça nezaketi ve zerafeti artıyor, üzerinde yaratıcının sıfatları tecelli ediyor; Esfel-i Safilinden, Eşref-i Mahlukat'a yol buluyor, yol alıyor, yol oluyor.
Okudukça kuldan beklememeyi, kula kulluk etmemeyi öğreniyor.
Okudukça yaratılmışların içinde düşünebilme yeteneğine sahip tek varlık olduğunu fark ediyor.
Okudukça yalnızca kendinin değil, nefes alıp veren her canlının duygusu, hüznü, sevinci, acısı, mutluluğu, derdi, sesi, sözü... kısaca kendi yaşadıkları ve yaşanmışlıkları olduğunun idrakine varıyor.
Okudukça kimseden bir şey beklememeyi öğreniyor.
Ve asude bir yaşam iklimine yelken açıyor.