6 Ekim 2017 Cuma

MALTE LAURIDS BRIGGE'NİN NOTLARI-Rainer Maria RILKE

Yaşarsınız, yaşadıkça geçirdiğiniz her gün, her saat, geçtiğiniz her yol, görduğünüz her yüz bir şeyler öğretir size. Anlarsınız ama anlatamazsınız, bilirsiniz ama söyleyemezsiniz, düşünürsünüz ama sözcüklere dökemezsiniz...sonra gunlerden bir gün, tüm bunları bir kitapta buluverirsiniz; anlayıp, bilip, düşünüp de, yıllar yılı ete kemiğe büründüremediklerinizi. Sonra hiç tanımadığınız birinin, bazen yıllar, bazen yüzyıllar önce, kendi gönül deryasından alıp da, düşün imbiğinden damıttığı o birkaç ses, birkaç söz, okudukça işte bu dedirtir size.
Demem o ki: bu kitabı okurken, belki her sayfasında değil ama, mutlaka bir sayfasında hissedeceklerinizdir bunlar.
Okudukça kitabın bir cümlesini değil, her cümlesini paylaşmak istedim sizle ve mümkün olan çerçevesinde, şuracığa uzunca bir alintı iliştirdim:
--------
Görmeyi öğreniyorum. Bilmiyorum neden, her şey içimde daha derinlere işliyor, her zamankinden daha derinlere. Bir iç dünyam varmış da bilmezmişim. Her şey şimdi oraya gidiyor. Orada neler olup bittiğini bilmiyorum..
.
Bugün bir mektup yazdım, yazarken, buraya geleli henuz üç hafta oldu diye düşündüm. Baska bir yerde; diyelim kırda, köyde, üç hafta bir gün gibi geçerdi. Oysa yıllardır buradayım sanki. Mektup da yazmayacağım artık. Başkasına değiştiğimi söyleyip de ne olacak ki? Değişiyorsam eski halimde kalmıyorum demektir. Eski ben olmaktan çıkınca da belli ki tanıyanlar kalmamıştır beni. Yabancılara, beni tanımayanlara hiç yazabilir miyim?
.
Bilmem söyledim mi? Görmeyi öğreniyorum. Evet, başlıyorum. Henüz beceremiyorum. Ama elden geldiğince zamandan yararlanmak istiyorum.
.
Örneğin ne çok insan yüzu varmış da hiç farkına varmamışım. Bir sürü insan var; fakat yüzler daha fazla...çünkü her insanın yüzu birkaç tane. Ayni yüzü yıllar yılı taşıyanlar var; tabii eskir bu yüz, kirlenir, kıvrımlarından açılır, yolculukta giyilen eldivenler gibi bollaşır. Tutumlu, basit kimselerdir bu gibiler; yüzlerini değiştirmez, temizlemeye bile vermezler. Nesi varmış derler ve kim onlara bunun aksini kanıtlayabilir? Şimdi madem birçok yüzleri var, ötekileri ne yaparlar sorusu gelir akla. SAKLARLAR. Çocuklari kullansın. Ama bu yüzleri köpeklerinin de takınıp sokağa çıktıkları olur. Neden olmasın? Yüz yüzdür.
.
Başkaları, yüzlerini korkunç bir çabuklukla takar takar eskitir. Yüzler önce hiç bitmez gibi gelir onlara; fakat kırklarına yeni basmışlardır ki: sonuncu yüzdür kullandıkları. Ama tabii bir gun gelir ve başlar trajedi...yüzlerini sakınmaya, idareli kullanmaya alışmamışlardır; sonuncusunu da bir hafta da eskitip delik deşik ederler: pek çok yeri kağıt gibi incelir, giderek astar gözükür; yüz olmaktan çıkar yüzleri ve (artık ne acıdır ki) bununla dolaşırlar.