Why Biophysics?
Archibald Vivian Hill
Science
Journal
21
Aralık 1956
Cilt:
124
Sayı:
3234
Sayfa:
1233-1237
MAKALE ÖZETİ
Kas kasılmasının termodinamiği
hakkındaki çalışmaları ile tanınan ve kaslardaki ısı üretimi ile ilgili
çalışmalarından dolayı 1922 yılı Nobel Fizyoloji ve Tıp ödülünü alan İngiliz
Biyofizikçi A.V.Hill; 1956 yılında yayınlanan “Why Biophysical?/Neden Biyofizik?”
adlı makalesinde genel olarak biyolojik sistemlerin nicel ve fiziksel
terimlerle açıklanma ihtiyacından bahsetmektedir.
Makalede 2. Dünya Savaşından
itibaren biyoloji ve fiziğin birlikte çalışma imkanı bulmasıyla fizikçilerin
biyolojik sistemlere de yönelmeye başladığı ve bu çalışmalar sırasında
fizikçilerin biyologlara ve biyolojik problemlere tanıtılarak yeni bir bilimsel
alan olarak Biyofiziğin gelişiminin ivme kazandığı belirtilmektedir.
Makalesinde öncelikle biyofiziğin ne
olmadığını anlatan Hill; her şeyin güdüye, fikre, yaklaşım yöntemine ve tarzına
bağlı olduğunu ve bilimin sadece bilginin ayrı bölmelerinde çalışmadığını,
bilakis en iyi keşiflerin birçoğunun
farklı bilim alanları arasındaki sınır bölgelerinden ortaya çıktığını
vurgulamaktadır. Bununla birlikte fizik ile kimya arasında da keskin bir sınırın
olmadığını belirten Hill; bu sınırsızlığın biyofizik ile biyokimya için de
geçerli olduğundan ve fiziksel kimyagerlerin de biyofiziğe önemli katkılar
sağlayabileceğinden bahsetmektedir. Biyolojik süreçlerin moleküler değişime
dayandığı ve sadece moleküllerin kimyasının, sahip olduğu atomların fiziği
tarafından belirlendiği veya etkilendiği ölçüde bunun doğrudan biyologların
çıkarlarına etki ettiğinden bahseden Hill’in bu görüşünü ünlü Biyofizikçi Francis
Harry Compton Crick, Fizikçi Maurice Wilkins ve biyokimyacı James
D. Watson ile birlikte DNA’nın moleküler yapısını keşfederek bir nevi
ispatlamıştır. Crick ve arkadaşları bu çalışmaları ile 1962 Nobel Fizyoloji ve
Tıp Ödülünün de sahibi olmuşlardır.
Hill biyofiziğin fiziksel
yöntemlerle biyolojik cihazlar yapmak veya bunları labaratuvarlarda kullanmak
olmadığını; fiziksel fikirleri olan, fiziksel problemleri görebilen, ortaya
çıktığında fiziksel araştırma fırsatını tanıyan, fiziksel teknikleri anlayan ve
kullanabilen, biyolojide sınırsız fırsat bulabilen ve temel olarak biyolojinin
gerçekleri ve felsefesinden de bir şeyler öğrenmeye istekli kişilerin biyoloji
labaratuvarlarında iyi işler çıkarabileceğinden bahsetmiş ve gerçekten biyofiziğe
en başarılı katkıları sağlayanların başka adlar altında labaratuvarlarda
çalıştığını ve eksiksiz bir biyofizik bölümünde ayrıca makul bir mühendislik
karışımının da olması gerektiğini belirtmiştir.
Makalede ayrıca biyofizik ile
biyokimyanın olduğu kadar mühendislik alanlarının da ilişkisine değinilmiş ve bu
alanların biyofizikle olan tamamlayıcı rolleri bir kas örneği ile gösterilmeye
çalışılmıştır.
Makalenin “Biyofiziğin Felsefesi”
başlıklı bölümünde ise “Düşünmek,
eleştirmek ve tartışmak savaşmaya eşdeğerdir.” Diyen Hill; modern tıp
öğrencilerinden matematik, biyoloji, fizyoloji ve anatomiyi bilmesini
istediğimiz kadar, daha iyi olabilmeleri için daha fazla fizik ve kimya bilmelerini
de tercih etmemiz gerektiği üzerinde durmuştur. Öğrencilerin fazladan fizik ve
biyoloji bilgisi ya da kültür ve deneyim sahibi olmalarının fazladan bir yük olarak
görülmemesi gerektiğini ve aslında yetenekli öğrencilerin doğal eğilimlerini
takip edebilmeleri için onlara bu şekilde düzenli müfredatın dışında da
fırsatlar sağlanması gerektiğini belirtmiştir. Makalesinde tıp doktarlarının neden fizik, matematik ve kimya ön bilgisine sahip
olmaları gerektiği üzerinde özellikle duran Hill; bir düşünme ve hareket
yöntemi belirlemek ve gerçekleri ve teorileri değerlendirmek için bu ön
bilgilere mutlaka ihtiyaç duyulacağını söylemektedir.
Hayati süreçlerde düzenli ve organize
kimyasal reaksiyon sırası, enerjinin sağlandığı araçların yapısı ve
organizasyonu, büyüme ve soyaçekimin fiziksel temelleri gibi biyolojik sistemlerle
ilgili pekçok temel sorunun araştırılmasının ve bunlarla ilgili keşiflerin tıp
eğitiminden geçmemiş insanlar tarafından yapılmasının kaçınılmaz olduğu
belirten Hill; en iyisinin tüm bu alanların (fizik, kimya, biyoloji, tıp)
birlikte çalışması olduğunu söylemiştir.
Özetle:
Hill fiziğin, biyoloji ve tıbbın problemlerinin
açıklanmasındaki ve bu problemlere çözüm üretilmesindeki önemini vurgulayarak;
fizik, kimya, matematik, biyoloji, tıp ve mühendislik alanlarının canlı
organizmalarla ilgili bilinmeyenlerin keşfinde ve ortaya çıkan problemlerin
çözümünde birlikte çalışması gereken ve aralarında keskin sınırlar olmayan
bilim dalları olduğunu, asıl önemli çalışmaların tüm bu bilimlerin sınır
noktaları olarak bilinen alanlardan çıktığını belirtmiş ve Biyofiziği:
“Biyolojik fonksiyon, organizasyon ve yapıların fiziksel ve fizikokimyasal
fikirler ve yöntemler ile incelenmesi” şeklinde tanımladığı makalesini;
“Öyleyse Neden biyofizik? Biyofiziğin
özel bir çalışma konusu olarak tanınmasının gerçeği vurgulayacağı ve biyoloji
ve tıbbın geleceğinin fiziksel ve fizikokimyasal fikir ve yöntemlerin
uygulanmasını giderek daha fazla gerektireceği gerçeğidir.” diyerek
bitirmiştir.
Makale DOI: 10.1126/science.124.3234.1233
Görsel: https://www.bilgiustam.com/biyofizigin-vazgecilmezligi/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder