Hayat kısadır ve hayatı uzatmanın tek yolu,
okumaktır.
Bana göre kafaları farklı çalışan üç düşünce adamı, üç güçlü kalem ve onlara ait beş farklı kitap. Aslında altı olacaktı ama aylardır okuyabilmek için büyük mücadele verdiğim bir tanesi yanlış gelmiş.
Varsın olsun, bu yanlışlığın da sebeb-i hikmetini zaman anlatacaktır elbet.
"İnsanı insan yapan okuldan sonra edindiği bilgilerdir." diyen Nüvit OSMAY'dan İNSAN MÜHENDİSLİĞİ
"Sahipleneni az diye hakikate hürmet etmekten vaz mı geçeceğiz?" diye soran Dücane CÜNDİOĞLU'ndan HAKİKAT ve HURAFE, DÜŞÜNCE DÜŞLENİR ve bir de KEŞF-İ KADÎM
"İnsanoğlu şahsiyetinin sırlarını, bildiklerine değil anladıklarına borçludur." iddiasında bulunan İsmet ÖZEL'den FAYDASIZ RANDEVU
---------- 0 ----------
"İnsanı insan yapan okuldan sonra edindiği bilgilerdir." diyen Nüvit OSMAY'dan İNSAN MÜHENDİSLİĞİ
"Sahipleneni az diye hakikate hürmet etmekten vaz mı geçeceğiz?" diye soran Dücane CÜNDİOĞLU'ndan HAKİKAT ve HURAFE, DÜŞÜNCE DÜŞLENİR ve bir de KEŞF-İ KADÎM
"İnsanoğlu şahsiyetinin sırlarını, bildiklerine değil anladıklarına borçludur." iddiasında bulunan İsmet ÖZEL'den FAYDASIZ RANDEVU
---------- 0 ----------
Okudukça anladım ki, okumak yazmaktan çok daha zor bir zanaat. Çünkü insanın okuyunca, okumakla kalmayıp bir de okuduğunu anlaması gerekiyor. Yazanla sohbet etmesi, cümlelerde gizlenen anlamları keşfetmesi, o cümleleri yazdıran duyguları hissetmesi, bazen durup düşünmesi, bazen geriye dönüp bakması, bazen de taşları yerli yerine oturtabilmek için sayfalar arasında son sürat koşması gerekiyor. Yani okuduğu süre zarfında hem kitabın müellifiyle hemhal olması, hem de bizâtihi kitabın içinde yaşaması lâzım geliyor.
İşte bu sebepledir ki; günümüzde iyi okurlara, iyi yazarlardan daha ender rastlanıyor. Çünkü okumak, yazmaktan daha öte bir iş, daha zor bir zanaat;
Daha uysal,
Daha uygar,
Daha entelektüel...
İşte bu sebepledir ki; günümüzde iyi okurlara, iyi yazarlardan daha ender rastlanıyor. Çünkü okumak, yazmaktan daha öte bir iş, daha zor bir zanaat;
Daha uysal,
Daha uygar,
Daha entelektüel...
Zâten Belhli Celâleddin'in de 25632 beyitten müteşekkil, o büyük eseri Mesnevîsinin girizgâhında:
Herkes kendi anlayışına göre oldu bana yar,
Ama gizli kaldı benim içimdeki tüm esrar.
demesi özünde buna işaret etmiyor mu? Yani marifetin yazmakta değil, okumakta; anlatmakta değil, anlamakta olduğunu söylemiyor mu?
Yazan anlatır, okuyan ise anlar.
Herkes kendi zannınca anlar;
Kendi aklınca, kendi hükmünce, kendi bilgisi nisbetinde...
Bu yüzdendir ki yazanlar da, anlatanlar da, bulanlar da tarih boyunca asla anlatamamaktan yakınmamışlar; hep anlaşılamamaktan yakınmış, hep anlaşılamamaktan muzdarip olmuşlardır.
Her meclis de geldim ben ah-u zara,
Eş oldum bedbahta ve bahtiyara,
Her kim sandı ki bana oldu yar,
Lakin aramadı bende ne sır var?
Pişkinin halinden ah anlar mı ham?
Söz kısa gerektir imdi,
Vesselam..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder